Antarktika'da hükümet mevcut değildir, buna rağmen çeşitli ülkeler bazı bölgelerinde egemenlik iddia ederler. Ayrıca bu birkaç ülke karşılıklı olarak birbirlerinin hak iddialarını kabul etseler de [58] evrensel nitelikte tanınmış bir egemenlik söz konusu değildir.[1]
Kıtanın keşfinden sonra, özellikle 1910'lu yıllardan itibaren yoğun olarak toprak sahiplenme mücadelesi başladı. 1940'lı yılların sonunda yedi ülke (Arjantin, Şili, Avustralya, Fransa, Norveç, Yeni Zelanda, Birleşik Krallık) Antarktika'da toprak hakimiyeti iddiasında bulundu. Bazı ülkelerin aynı alanlar üzerinde hak iddia etmesinin yanında dünyanın geri kalanı bu iddiaları kabul edilmedi. (Kıtanın ancak %15'i üzerinde hak iddiası olmamıştır.) Bir kıtanın yedi devlet tarafından sahiplenilmesi dünyada tepki oluşturdu. New York Times 1947 yılında kıtanın tüm milletler adına Birleşmiş Milletler tarafından yönetilmesini önermiştir. 1948'de aynı görüşleri ABD savunmaya başladı. Kıtanın dünya toprağı olması gerektiği 1956'da Yeni Zelanda tarafından ileri sürüldü[56].
1959'dan beri Antarktika Üzerindeki yeni egemenlik iddiaları askıya alınmış ve Antarktika'nın siyaseten tarafsız olduğu öngörüsü hakim olmuştur. Kıtanın statüsü 1959 Antarktik Antlaşma ve diğer ilgili kabullerle Antarktik Antlaşma Sistemi olarak adlandırılıp düzenlenmiştir. Anlaşma Sistemi'nce 60 derece enleminin güneyindeki tüm kara ve buzul parçaları Antarktika ismiyle tanımlanmıştır. Anlaşma: SSCB'yi (sonradan Rusya), Birleşik Krallık'ı, Arjantin'i, Şili'yi, Avustralya'yı ve ABD'yi de içeren 12 ülke tarafından imzalanmıştır.[59]Böylece Antarktika'ya sağlanan bilimsel korumanın yanında bilimsel inceleme özgürlüğü ve çevreci koruma tahsis edilmiş Antarktika'da askeri faaliyetler yasaklanmıştır. Bu anlaşma Soğuk Savaş sürecindeki ilk silahsızlanma anlaşmasıdır.
1983'te Antarktik Antlaşma'nın tarafları Antarktika'da madenciliği konuşmaya ve tartışmaya başladılar.[60] Uluslararası bir örgütler koalisyonu[61] kurularak bölgeden mineralçıkarılmasını engellemek için toplumsal baskı kampanyası başlattı, Greenpeace[62] tarafından daha da büyütülen bu eylemler, protestocuların kendi bilimsel istasyonlarını kurmalarına yol açtı (Ross Sea[63] bölgesindeki World Park Base) ve insanların Antarktika üzerindeki çevresel etkilerinin belgelenmesi için yıllık keşifler düzenlendi.[64] 1988'de Antarktik Mineral Kaynaklarını Düzenleme Kongresi [Convention on the Regulation of Antarctic Mineral Resources (CRAMRA)] kuruldu.[65] Sonraki yıl, Avustralya ve Fransa kongreyi onaylamadıklarını bunun hayata geçmesinin bütün amaç ve niyetleriyle ölümcül derecede zıt olduğunu duyurdular. Avustralya ve Fransa bu tarz bir uygulama yerine Antarktik çevrenin korunması için kapsamlı bir müzakerenin yapılmasını önerdi.[66] Antarktik Antlaşmaya Çevresel Koruma Protokolü (Madrid Protokolü) diğer ülkelerce takip edilerek önerildi ve 14 Ocak 1998'de protokol yürürlüğe girdi.[66][67] Madrid Protokolü Antarktika'da madenciliği tamamen yasaklayıp Antarktika'yı "bilime ve barışa adanmış doğal bir rezerv" tayin ediyordu.
Antarktik Antlaşma, Antarktika'da askeri üs ve garnizon kurulmasını, askeri manevraları ve silah testlerini de içeren her türlü askeri faaliyeti yasaklıyor. Askeri personel ve ekipmanlar sadece bilimsel ve diğer barışçıl amaçlar için serbest bırakılmıştır.[68] Belgelenmiş tek askeri kara manevrası Arjantin Ordusunun yaptığı Operasyon DOKSAN (Operación 90)'dır.[69]
Amerika Birleşik Devletleri Silahlı Kuvvetleri Antarktika'da iki altı aylık sezon boyunca araştırma görevinde bulunan ordu mensuplarına veya sivillere Antarktika Servis Madalyası verir. Madalya "Wintered Over" yazan bir şeritle verilir, madalyanın arka yüzünde deniz canlıları ve penguen motifleri vardır ortasında "COURAGE (CESARET), SACRIFICE (FEDAKARLIK) ve DEVOTION (ÖZVERİ)" yazar.[70]
WİKİPEDİA ANTARTİCA SAYFASINDAN ALINTIDIR.
https://tr.wikipedia.org/wiki/Antarktika